Türkiye’de neden kadınların öldürüldüğünü sorusuna verilecek en doğru yanıt; AKP’nin kadını “karı”, Türkiye kapitalist modernitenin de onu para doğuran cinsel bir meta olarak görmesidir. Başka türlü izah etmek mümkün değildir.

 Karılaştırılmış kadın, erkeğin her türlü hallerine yanıt vermeyi, yaşamın her alanında kadının erkeğe hizmet etmeyi ifade ederken, aynı zamanda kadının erkeğin malı-mülkü ve dolayısıyla ona hizmet etmek için varolduğunu ifade ediyor. Mesela erkek, kadının ‘helali’ değil, kadın erkeğin ‘helali’dir. Bu erkeğin, kadını her türlü amaçla kullanma hakkına sahip olduğu anlamına geliyor. Erkek kadının değil, kadın erkeğindir.

İkincisi, karılaştırılmış kadın erkeğe hizmet etmek için vardır. Erkeğin evini düzenleyen, soyunu-sopunu, zürriyetinin sürdürmesini sağlayan, ama daha çok da cinselliğinden, yani ‘namusum’ dediği bedeninden birinci derecede sorumlu olan karılaştırılmış kadın, aynı zamanda onun “iffet’idir”.

Bu zihniyete göre erkek, kadın üzerinde her türlü tasarrufa sahiptir. İster “sever ister döver”, “ister koklar ister b..lar”, ister melek der ister şeytan” gibi deyimler de bu nedenle ifade edilmiştir. “Ya benimsin ya kara toprağın” belirlemesi de bu anlayışla söylenmiştir. Erkek, kadının bedenine de ruhuna da yüzüne de kalbine de bakar ve onlara sahip olabilir, ama kadın ‘helali’, yani malı olmadığı erkeğin, değil bir yerlerine bakması, yanından bile geçemez. Çünkü birçok kadın bir erkeğin malı olabilir, ama bir kadın sadece bir erkeğin ‘helali’ olabilir, bunun ötesi, “eşek sudan gelene kadar dövme” eyleminin en kaba halidir.

 Kapitalist modernitenin kadına yaklaşımı, AKP’nin bu zihniyetinden pek farklı değildir. Aslında kapitalizm çok daha vahşi ve cinsiyetçidir. Çok daha zalim ve kadını acımasızca pençesinin altında alıp ezdikçe ezen bir sistemdir. Daha ince ve biraz daha “kibardır” ama çok daha vahşidir.

 Kapitalist modernitede kadın ne anadır, ne bacı, ne yar, ne de sevgilidir. Sadece ama sadece paradır. Onun karşılığı kârdır. Bu nedenle kapitalist sistemde kadın bir bütün olarak cinsel bir objedir. Her reklamda tahrik ve tevşik edici rolde olan ve erkeği reklamını yaptığı mala doğru çeken satıcı bir ‘avcı’dır. Menüde ‘dilber dudağı’, ‘hanım göbeği’, ‘genç kız rüyası’, ‘kadın budu köfte’sidir.

 Öyle ya, pastahaneye giden bir Türk veya Ortadoğu erkeği hiç kuşkusuz ki beğendiği herhangi bir tatlı türünü değil hiç düşünmeden, en ufak bir tereddüte girmeden ‘dilber dudağı’nı tercih edecektir. Bununla kadın her zaman cinsel bir obje olarak erkeğin önüne servis edimiş olunur. Kapitalizm aynı zamanda kadını yaşamın her alanında cinsel bir meta olarak erkeğe servis eden bir sistemdir. Evde, çarşıda, sokakta, yemekhanede, karada, denizde, havada, kısacası her yerde kadını erkek için cinsel bir mal, bir meta ve zevk aracı olarak kullanır.

 Peki tüm bunlar, erkeklerin kadınları öldürmek için bir vesile değil mi? Elbette ki vesiledir. Bir sistem sorunudur, bir zihniyet ve erkeğin kadına bakış meselesidir. Çünkü sistem diyor ki, “ey erkek, kadını istediğin kadar kullan, nasıl kullanıyorsan kullan. Kadın senindir, senin için cinsel bir metadır. İster sev ister öldür, ister barındır, ister kov, ister vur, ister koru.”

Mesela kadınların en çok tecavüze uğramasını tevşik eden, en çok “erkeler, kadınlara tecevüz edebilirsiniz” diyen Türk hukuk sistemidir. Hafifiletici denilen taktiri indirim cezası tecevüzcüler için “bir daha yapın, bir daha” demenin en açık hali olduğu artık bilinen bir gerçektir. Mesela “mağdur direndiği için tecavüz gerçekleşmediğinden”, “mağdur çırpındığı ve zanlıyı itip direndiği için tecavüz yapılmadığından”, “mağdur tecavüz sırasında sessiz kaldığı için kendi isteğiyle tecevüzü kabul ettiği anlamına geldiğinden”, “mağdur, taciz edilirken bağırarak etraftan yardım istemediğinden hafifletici ceza indirimine gidilmiştir” diye biten onlarca dava vardır. Vücut hatlarının çok belirgin olarak görüp ve bunu tecevüz gerekçesi olarak sunan sayısızca Türk savcı ve hakimleri hala görev başında.

 Bu sistem varoldukça Özgecan ne ilk ve de ne son olacak. Ve esas sorunu çözecek olan kadınlardır. Kadınlar aktif savunma mekanizmasını oluşturmalıdırlar. Erkeklerin saldırgan ve vahşi kırımına karşı kendi zorunu oluşturmalıdırlar. Bunun dışında egemen erkek ruhunu öldürmek, erkek saldırganlığını engellemk mümkün değildir. Soykırıma karşı zor kutsaldır. Nasıl ki bir halk ve ulus saldırgan bir ulusa ve devlete karşı kendisini savunması kutsal ve mutlak zorunluysa kadınların da erkek zulmüne karşı kendilerini zorla ve mutlak olarak savunmaları bir o kadar kutsaldır.

 
Yukarı