Fuat KAV

Güncellenme : 17.12.2014 02:12

Artık herkes Ortadoğu’nun değişeceğini, siyasi islamı iliklerine kadar yaşayan teokratik ve diktatörlüğe dayanan sistemin mutlak anlamda yıkılacağını söylüyor.

Evet, Ortadoğu değişecek, teokratik ve diktatörlüğe dayalı siyasi sistem son bulacak. Ağalık, krallık, ulus devleti esas alan milliyetçilik yıkılacak. Petrol şehyleri eskisi gibi yaşama olanağını bulamayacak, sabah kahvaltısını Tahiti, öğlen yemeğini Fiji adasında yapamayacak, akşam keyfini de Hawaii ve Bahama adalarında çıkartamayacaklardır.

Yeraltı-yerüstü zenginlik kaynaklarına el koyan, devleti, kurumları ve ülkeyi babalarının malı gibi alıp satan, yabancı tekellerle işbirliği temelinde halka ait toprağı hayvani zevklerinin tatmini için satışa çıkartan bir avuç yerel derebeyi artık eskisi gibi toplumu ve halkın sosyal yaşamını kirletemeyecektir.

Evet, Ortadoğu’da kesinlikle devrim olacak. Şahların, kralların, şehylerin, işbirlikçi vatan hainlerinin iktidarları yerle bir olacak...

Çocuklar açlıktan ölmeyecek, birileri tok birileri aç, birileri ‘lord’ birileri çıplak, birilerinin cebi şiş birilerinin cebi delik olmayacak.Yaşam standartları ölüm sınırında değil, hayatın anlamlaştığı bir sınırda olacak, işsizlik, yoksulluk, açlık ve sefalet insanların boynuna geçirilen bir değirmen taşı olmaktan çıkacak.

Devletin şiddetine son verilecek, hak ve adalet toplumun temel taşlarından birisi olacak. İnsanlar haklarını aradıkları için polis karakollarında sorgulanıp zindanlara atılmayacak. Kısacası demokrasi ve özgürlük hakimiyeti altında her inanç, her halk, her ulus kendi istemleri temelinde yaşayacaktır.

Bu, bir devrimdir. Ve hiç kuşkusuz ki bu devrimin merkezinde kadınlar olacak. Bu devrimin iradesi, dili, ruhu kadınların iradesi, dili ve onun ruhu olacaktır. Bu devrim tepeden tırnağa kadının düşüncesini taşıyacak; kadının ideolojisi, bilinci ve onun işleyişi temelinde anlam bulacaktır. Kısacası demokrasiye, özgürlüğe, demokratik ulusa, doğru yaşamı inşa etme çalışmasına kadınlar öncülük edecek, Ortadoğu Demokratik Cumhuriyeti’nin taşlarını bugün Kobanê’de kavganın en önünde yer alan kadınlar tarafından döşenecektir.

Ve bu tarihi görevin gereklerini yerine getirecek olan da Kürt kadınları olacaktır. Bu, evrenin, güneşin ve yıldızların varoluşu kadar doğrudur. Kobanê direnişi bu gerçeği mutlak ve tartışılmaz kılmıştır. Kürt kadınları petrol ağalarının, sahte şeyhlerin, siyasi islamın teokratik yönetim biçimini alaşağı edecek, Ortadoğu’daki kadın katliamına, kadınların köle olarak alınıp satılmasına, kadınların üzerindeki erkek egemenliğine, kadın tecavüzü ve cinayetlerine son verdirecektir. Demokratik Cumhuriyet, Demokratik Özerklik, Demokratik Yaşam ve Demokratik Konfederalizm Kürt kadınlarının eseri olarak Ortadoğu halkların tarihine armağan edilecektir. Kürt kadını önce Kobanê’de, sonra Rojava ve Kürdistan’ın genelinde ve giderek Türkiye, İran, Arap, Fars ve diğer ülkelerde kadınlara öncülük ederek, kadının kurtuluşunu ve dolayısıyla halkların, ulus ve inançların özgürlüğünü sağlayacaktır. Bazıları için söylediklerimiz bu gerçekler hayali-ütopik gelebilir. Ama söylediklerimiz sadece kuru teorik tezler ve sıradan bir propaganda olmadığını Kobanê’deki direnişe bakarak ve orada 90 günden fazladır direnişe öncülük eden kadın komutanlarının anlatımlarına bakarak bir sonuca ulaşabilirler.

Çünkü orada barbarlara karşı sokak sokak çarpışarak, ev ev vurularak, mahalle mahalle kavga ederek teslim olmadan şahadete ulaşan yüzlerce kadın vardır. Arîn’in bir sembol olarak öne çıkmasının nedeni de budur. Kobanê’de kadının kesintisiz ve sınırsız direnişi, kadın tarihinin kadınlar tarafından yazılması anlamına geldiği ve gelinen aşamada bu tarihin artık herkes için doğrunun tek referansı olduğu artık herkes tarafından kabul edilen bir gerçekliktir.

Bunu asla unutmayın, o günler, yani Ortadoğu kadın devrimi yakındır. Ve Arîn’ler, Kadriye ve Sibel’ler bu devrimin komutanları olarak tarihteki yerlerini alacaklardır.
 
Yukarı