Paris’te üç kadın siyasetçinin katilleri hala açığa çıkartılmadı. Kimi iddialar ve yapılan soruşturmalar temelinde varılan bazı ipuçları olmasına rağmen, gerçekler hala karanlıkta kalmaya devam ediyor.
Fransa hükmetinin bazı açıklamaların, soruşturmayı yürüten savcının Ömer Güney’le ilgili olarak vermiş olduğu kimi bilgilerin dışında ciddi bir gelişme sözkonusu değildir. Oysa eldeki bilgiler, belli bir araştırma sonucunda ortaya çıkan kimi ipuçları, katil veya katillerin kimler olduğunu, ama daha da önemlisi katillere tetiği çektirenin hangi devlet olduğunu gösteren çok önemli bilgiler vardır.
Evet, Fransız savcısının yaptığı açıklamaya göre katil zanlısı Ömer Güney’dir. ‘Ancak Ömer Güney’le bağlantılı olan kişi veya devletler bilinmediğinden kesin bir bulguya ulaşmak mümkün olmamıştır’ diyen savcı, tescilli MİT ajanı Murat Şahin’in açıklamasından sonra hala harekete geçmemesi, sorunlu bir soruşturmanın olduğunu göstermektedir.




Kürtler, Murat Şahin’in itiraflarını ciddiye almakta ve Ömer Güney’in de onun gibi bir MİT ajanı olduğuna inanmaktadırlar. Eğer gerçekten de Ömer Güney bir sızmaysa ve o da M.Şahin gibi bir MİT ajanıysa, bu durumda katil hiç kuşkusuz ki kendisi olacaktır. Bundan sonra da esas olarak tetiği çektirenin Türk devleti olduğu, devletin başı olan AKP ve Başbakanın da bundan birinci derecede sorumlu olduğu kanıtlanmış olacaktır. Bizce işin püf noktası burasıdır. Yani devlet ve Tayyip Erdoğan’ın bu katliamdaki rolünün açığa çıkartılması gerçekliğidir.

Bizce Ömer Güney’in tescilli MİT ajanı olup olmaması da o kadar önemli değildir. Önemli olan bu katliamdan devletin ve Başbakan’ın rolünün kanıtlanmasıdır. Kürt Özgürlük Hareketi, Kürt kurumları ve bir bütün olarak Kürtler daha ilk günden itibaren Paris katliamının sorumlusu AKP ve Başbakan Tayyip Erdoğan olduğunu iddia ediyorlar. Bunun için de birçok belge ve kanıt gösteriyorlar.
Hiç kuşkusuz ki en önemli kanıt; MİT ajanı Murat Şahin’in itiraflardır. Murat Şahin tescilli Türk ajanıdır. Türk devletinin yurt dışındaki temsilcisi olan Bern Büyükelçiliği’nde resmi görevli Ali Doğan’a bağlı çalışıyor ve bu kişiden zaman zaman para alıyor.

İşte bu MİT ajanı Murat Şahin, Ankara’da MİT’ten sorumlu ‘teyze’, kendisine bir fotoğraf gösteriyor ve bunun ‘Parisli heval’ olduğunu söylüyor. Ve işte ‘Parisli heval’ denilen kişi, daha sonra Paris katliamını gerçekleştiren Ömer Güney olduğu açığa çıkıyor. Bir daha belirtelim: Fotoğraftaki kişinin Ömer Güney olduğunu söyleyen, uzun süreden beri MİT ajanı olarak çalışan Murat Şahin. Demek ki Ömer Güney, tıpkı Murat Şahin gibi Türk devleti adına ajanlık yapan bir kişi.
Durum şu, Ömer Güney önce ajanlaştırılıyor, sonra bir tetikçi olarak eğitiliyor, ardından da bir katil olarak Paris’e gönderiliyor. Buraya kadar verdiğimiz bilgiler kesin gibi.
Dahası var: MİT ajanı Murat Şahin’in verdiği bilgilere göre, yaklaşık iki yıl önce TC Bern Büyükelçiliği’nde çalışan bir görevlinin kendisine tanıyıp tanımadığına dair bir PKK’linin fotoğrafını gösteriyor. Fotoğraf sahibi, PKK’nin kuruluş sürecine katılmış bir kadın... Bu bilgi şunu gösteriyor: ‘PKK’nin öncü kadroları vurulacak.’ Evet, karar budur. Bunun için de farklı amaçları içeren ve altında başbakanın imzası olan birden fazla kararname çıkartılıyor.
Şu soruları sormak gerekiyor: Birincisi, PKK’lileri vurma konsepti devlet patendli bir konseptir. İkincisi, Tayyip Erdoğan bu konsepten birinci derecede sorumludur. Üçüncüsü, ABD ve Avrupa ülkleri de bu konseptin fikir babalarıdır. ‘Türk gladyosu ve Fransız gladyosunun ortaklaşa gerçekleştirdikleri bir katliamdır’ görüşü, giderek daha fazla anlam bulduğunu da ayrıca vurgulamak gerekiyor. Nicolas Sarkozy döneminde başlayan Türk-Fransız güvenlik anlaşmaları, bu katliamın saç ayaklarından birisinin oluşturduğunu da belirtmek gerekiyor.
Türk devleti, bu devletin başbakanı ve basını yalan söylemeyi terk etmeli, çünkü çaldıkları minare çuvala sığmadığını görmelidir artık.

fuatkav@hotmail.com

YENİ ÖZGÜR POLİTİKA 
 
Yukarı