Anayasa; bir ulusun, bir halkın ve toplumun yönetim şeklini belirleyen; yasama, yargılama ve yürütme biçimlerinin nasıl uygulanacağını gösteren, yurttaşlık hak ve görevlerini saptayan ve tüm bunları belli bir ahenk içerisinde düzenleyen yasalar bütünüdür.

Daha da anlaşılır bir ifadeyle anayasa; bir ulusun ve toplumun temel ilkelerini belirleyen esaslardır. Bu esaslar temelinde toplumsal ilişki ve yaşam biçimi belirlenir. Ticaretten, ekonomik hayatın belirlenmesine, iş, sağlık ve sosyal ilişkilerden tutalım politik ilişkilere kadar bu esaslar yön verir. Adalet, hukuk ve yürütme ilkeleri de bu esaslara göre biçim alır. Bu nedenle anayasa kapitalist moderniteye göre bir toplumun ruhunu ifade eder. “Hukuk devleti’nden bahseden ve bu konuda onun esaslarını oluşturan uzmanlara göre anayasa aynı zamanda genel siyasal, hukuksal ve yasama kurallarının yanısıra, genel yaşam ilkelerini de belirleyen olmazsa olmaz kurallar bütünüdür.
Bu genel belirlemeler ışığında AKP ve MHP’nin hazırladığı ve şu sıralarda Türk Meclisi’nde oylamaya tabi tutulan anayasa taslağına bakarak bazı sonuçlara ulaşmaya çalışalım:

Her şeyden önce taslağın hazırlanış biçiminde büyük bir sorun var. Bir kere taslak anti-demokratik bir biçimde hazırlanmıştır. Üstten yapılan bir dayatmayla oluşan bu taslak tüm toplumun değil, AKP ve MHP’nin taslağıdır. Tek bir sivil toplum örgütünün düşüncesi, farklı kesimlerin görüşleri, kadın ve gençlerin, yaşlıların ve engellilerin düşünceleri alınmadan hazırlanmış olan bu taslak, bu anlamda daha ilk baştan demokratik değildir. Eğer anayasa bir ulusun ve toplumun ruhunu oluşturuyorsa, o zaman herkesin ruhunun bu taslakta bulunması gerekir. Bu yapılmamıştır. O halde anayasaya dönüşecek olan taslak, içinde ruhu olmayan farklı sınıf ve grupların, değişik etnik kimlikli halkların ve inançların taslağı değildir.

İkincisi; mevcut anayasa değişikliği toplumun ihtiyaçlarına uygun bir biçimde gündeme getirilmiş bir çalışma değildir. Yani Türkiye halklarının ihtiyaçlarına göre ele alınan bir anayasa değişikliği değildir. Tersine zoraki bir değişikliği ifade eden bu çalışma sadece bir kişinin, bir partinin, elit bir kesimin istemi ve ihtiyacı doğrultusunda yapılan bir uygulamadır. AKP ve Erdoğan'ın kendi ekonomik, politik, erksel çıkarları ve sünni inançları doğrultusunda yapmış olduğu bir değişikliktir. MHP ve diğer bazı kesimler de bundan alacağı rant nedeniyle bu değişikliğe ortak olmuştur. Özetle esas olarak çalışma ve değişiklik faşist bir anayasayı yaşamlaştırmaktır.

Üçüncüsü; Anadolu ve Mezopotamya’nın ruhsuzlaştırılması, bu anlamda Türkiye’nin tek bayrak, tek vatan, tek devlet, tek düşünce etrafında birleştirilerek kesin bir biçimde diğer halkların, inançların ve etnik grupların reddi üzerinde yeniden inşa edilmesi çalışmasıdır. Erdoğan ve derin devlet Kürtleri, muhalifleri, demokrat ve aydınları, sosyalistleri, gençleri ve kadınları tek potada eriterek katı, inkârcı ve faşist bir sistem kurmak istiyor. İşte yeni anayasa denilen ne idüğü belirsiz paçavra bunun içindir. Amaç herkesi susturmak, herkesi denetim altına almak, herkese diz çöktürmek, herkese boyun eğdirmek ve siyah ile beyazdan oluşan bir hayat yaratmaktır. Kürtler köle olmaya, emekçiler sınırsız bir biçimde sömürülmeye, erkek egemenliğinin kadın üzerindeki baskısı sınırsız bir biçimde sürdürülmeye devam edecek bir sistemin inşası hedeflendiği artık kesin bir biçimde açığa çıkmıştır.

Dördüncüsü; Amaç “Yeni Türkiye” dir. “Yeni Türkiye” faşist bir Türkiye’dir. Diktatörlüğe dayanan bir Türkiye’dir. Hiç bir muhalif sesin çıkmadığı ve asla çıkamayacağı Türkiye’dir. Kadının satıldığı, gençliğin uyutulduğu, erkek egemen anlayışın çok katı bir biçimde sürmeye devam ettiği, zenginin daha zengin, fakirin daha fakir, hırsızlığın daha da derinleştiği, çalma ve kandırmanın giderek yaşam biçimi haline geldiği, Alevilerin, Êzidilerin, Hıristiyanların, kısacası farklı inançlara sahip kesimlerin her gün biraz daha dıştalandığı bir Türkiye’dir.

“Yeni Türkiye” Erdoğan’ın, AKP’nin, savaş kabinesinin, Devlet Bahçeli’nin Türkiye’sidir. Bu Türkiye’de farklı inançlar, değişik halklar, ayrı diller, özgün bakış açısı ve yaşam tarzları olmayacaktır. Bu Türkiye’de sadece AKP’nin ve Erdoğan’ın basını, medyası; TV’leri, radyoları, internet hatları ve telefonları olacaktır. Bunlara hizmet etmeyen tek bir radyo, TV, gazete, dergi olmayacaktır. Farklı konuşmak isteyenler tutuklanacak, ayrı görüşü olanlar işkencelerden geçirilecek, özgün yaşam biçimlerine ilgi duyanlar sokak ortasında tartaklanacak, kadınlar “tahrik” edici giysilerinden dolayı tecavüze uğrayacaklardır. AKP'nin yalakası olmayanlara, onlara biat etmeyenlere yaşama hakkı tanınmayacaktır.

Beşincisi; Yeni anayasada tek kişinin hakkı, tek kişinin yetkisi, tek kişinin hak ve hukuku olacaktır. Toplum bu kişiye göre biçim alacak, insanlar bu kişiye göre hayatlarını düzenleyecekler, esnaflar, işçiler, kadınlar, çocuklar, işverenler bu kişinin ağzından çıkacak sözlere göre yaşayacaklardır.
Örnek mi istiyorsunuz?

İşte yeni anayasada yer alacak olan maddeler:
            -…Cumhurbaşkanı yargıyı şekillendirecek
            -HSK başkanını ve HSK’nin yarısını atayacak
            -AYMD’de 15 üyeden 12’sini atayacak
Cumhurbaşkanı uluslararası ilişkileri belirleyecek:
            -Uluslararası anlaşmaları akdedecek
-Büyükelçileri atayacak
Cumhurbaşkanı devleti yapılandıracak:
            -Kamu kurum ve kuruluşlarını kuracak
            -Kamu tüzel kişilerini kuracak/yetki verecek
            -Bölgesel idare yapıları kurabilecek
Cumhurbaşkanı yasamayı kontrol edecek:
            -Parti Genel Başkanı olarak milletvekili listelerini yapacak
            -Meclisi feshedebilecek
            -Bütçeyi hazırlayacak
            -Kararnameler ile kanun alanını daraltabilecek
            -Kanunları veto edebilecek
Devleti şekillendirebilecek:
            -Tüm üst düzey kamu yöneticilerini atayacak
            -Atama kriterlerini belirleyecek
            -Eğitimi ve orduyu şekillendirecek
            -Milli Güvenlik politikalarını belirleyecek
            -TSK Başkomutanlığı'nı temsil edecek
            -OHAL ilanına karar verebilecek…”

“Yeni Türkiye’nin yeni anayasası” budur. Bugün AKP ve Bahçeli’nin denetiminde ve bir anlamda zorla meclisten geçirilen “Yeni Türkiye’nin yeni anayasası” böyle bir anayasadır. Sözcüğün gerçek anlamıyla faşist bir anayasa, faşist bir uygulama biçimi ve faşist bir yönetim anlamına gelen yeni anayasa asla kabul edilmemelidir.

Bu anayasa ile hiçbir güç normal yollarla Erdoğan ve AKP’nin vahşi ve soykırımcı politikalarını engellemeyecek. Çünkü aynı zamanda denetimsiz ve hesap sorulamayacak bir diktatörlük sistemi uygulanacak. Örneğin, yukarıda sıralamaya çalıştığımız yetkileri Erdoğan tek başına hiç bir denetimden geçmeden ve kimseye hesap vermeden kullanabilecektir. Şimdiye kadar belli bir denetimi olan kurumlar da bir bütün olarak kaldırılacağından geriye sadece Erdoğan kalacak. Erdoğan istediği zaman yasa çıkaracak, istediği zaman yasanın anlamsızlığından bahsederek onu ortadan kaldırabilecektir. “Çoğulculuk sistemi gelişmeyi sekteye uğratan bir sistemdir” mantığına sahip olduğundan, ona göre ne lazımsa kendisi hemen yapmalıdır. Savaşı da, barışı da, zenginliği de, fakirliği de kendisi getirmeli, kendisi uygulamalı ya da uygulamadan kaldırmalıdır. Memlekete ne lazımsa kendisi karar verecek, ne lazım değilse yine kendisi belirleyecektir. Bir zamanlar İnönü Hükümeti'nin Ankara valisi olan Nevzat Tandoğan “memlekete komünizm lazımsa, onu da biz getiririz, size ne oluyor?” demişti ya, şimdi de aynısını Erdoğan diyor.

Erdoğan’a göre kendisinin dışında söylenmiş her söz yalandır, her davranış yanlıştır, her yaşam tarzı haramdır. Kendisinin söylediği her şey ise asla tartışılmazdır. Tartışıldığı andan itibaren “kim tartışmışsa, o vatan hainidir.” Şu an meclisten geçirilen anayasa taslağı için de böyledir. Ona göre son derece demokratiktir, Türkiye’yi uzaya götürecek kadar modern ve mutluluk fışkırtacak kadar özgürlüklerle dolu bir anayasadır…

Erdoğan gerçekten de artık ikinci Kenan Evren’dir. Son derece faşist, katliamcı, soykırımcı ve diktatördür. Ancak çağımızda artık diktatörlere yer yoktur. Saddam’ın, Hüsnü Mübarek’in ve diğer diktatörlerin akibeti ne olduysa Erdoğan’ınkide öyle olacağı kesindir. Çıkartmaya çalıştığı faşist anayasa da onu kurtaramayacaktır. Nasıl ki Mussolini, Hitler ve Franco’nun anayasaları onları kurtaramadıysa, Erdoğan’ın anayasası da onu kurtaramayacaktır. Kürt halkının Erdoğan’ın bu faşist anayasasını da paramparça edeceği kesin ve mutlaktır…



 
Yukarı