Fuat KAv

12 Eylül askeri darbeyi gerçekleştiren o zalim de öldü…

Binlerce devrimcinin, sosyalistin, aydının, demokratın, Kürd’ün, Türk’ün, Laz’ın, Çerkes’in, Ermeni ve diğer birçok halktan masum insanın, sayısızca Alevi’nin, Ezidinin, Hıritiyan’ın kanına girmiş o katil de öldü…

Sayısızca devrimciyi işkence ile öldürme emrini veren, binlerce tutsağın kemiğini kalaslarla vura vura kırdırtan, yerlerden sürükleyerek foseptik çukurunda yüzdürten, verdiği özel emirlerle çocukların yaşlarını küçültüp idam sehpasına gönderten o cellat da öldü…

Kürdistan’da esir aldığı tüm PKK tutsaklarını pilot olarak tespit ettiği Diyarbakır 5 No’lu zindanında toplatıp işkence ile öldürme kararını veren o Kürt düşmanı zalim de öldü…

‘Kürdüm’ diyen kim varsa iyi bir ders verilecek ki, Türk devletinin kim olduğunu anlayacaklar. Bir de onların adına eşkiyalık yapan PKK’lılar var, onlar orada, o cezaevinde boğulacak, orada, o cezaevinde dize getirileceklerdir. Bu nedenle korkmayın, çekinmeyin, tereddüte girmeyin, büyük küçük, yaşlı genç demeden, kimsenin gözünün yaşına bakmadan ne gerekiyorsa onu yapın. Söylediklerim emirdir» diyen işkenceci başı o yaratık da öldü…

Evet, Türkiye’de halkların, inançların, gençlerin, kadınların, çocukların, aydınların yaşamını karartan, yaptığı korkunç uygulama ve işkencelerle insanlık suçunu işleyen Kenan Evren de öldü. Yaptıkları ona da kalmadı. O da tüm günahlarıyla, işlediği suç ve cinayetleriyle öldü. Hani derler ya, « bu dünya ona da kalmadı. »

Kenan Evren, gerçekten de bir cellat, büyük bir günahkar, insanlara yaptırdığı işkencelerle sözcüğün gerçek anlamıyla insanlık suçu işleyen bir kişilikti. Dini-imanı-vicdanı olmayan bu kişilik, belki de Türkiye ve Kürdistan tarihinde en büyük suç işlemiş kişilikerdendi. Darbeyle birlikte adeta Kürdistan’ı yeniden işgal etme kararını almış, köyleri, şehir ve diğer tüm yerleşim alanları işkencelerden geçirmiş, gençleri zindana attırmış, kadınların onurunu kırmak için her türlü insanlık dışı uygulamalara baş vurmuştur.

Mamak, Metris ve Amed zindanlarını özel pilot bölge olarak seçmiş, buralarda her türlü insanlık dışı uygulamaları uygulamış, yüzlerce devrimci ve yurtseveri bu zindanlarda katletmiştir. Onlarca devrimci tutsağı idam sehpasında idam ettirmiştir.

Sadece Amed zindanında yzülerce devrimci ve yurtseveri hunharca katletme kararını vermiiştir. « Vahşet » politikası onun eseri olarak Kürtlerin literatürüne girmiştir. İnsanların kendilerini cayır cayız yakmalarının nedeni odur. Onlarca devrimcinin ölüm oruçlarında hayatını kaybetmesinin nedeni de odur. Binlerce aydın, yazar ve devrimcinin işkencelerde sakat kalma kararını veren de odur…

Bu nedenle öldürdüğü, katlettiği ve sakat bıraktığı binlerce mağdur ve mazlumun ailesinin dediği gibi, « bu dünyada değil, ama öbür dünyada rahat uymayacak, cehennemde cayır cayır yanıp, her saniye ve her an çığlıklar atarak büyük acılar içinde kıvranacaktır. Ona karşı herkes büyük bir nefret ve öfkeyle birleşip, onun rahat etmemesi için ne gerekiyorsa onu yapacaklardır. « ‘Cellatlar’ da, ‘Zebaniler’ de, ‘Horiler’ de, ‘cenent’ ve ‘cehennem’de kalan kalıcı ve geçici ‘misafirler’ de onu sevmeyecek, onu kendi aralarında barındırmayacak ve hatta herkes ona karşı büyük direnerek hiç kimsenin görmeyeceği karanlık bir dehlize koymak için ne gerekiyorsa onu yapacaklardır…

Toprağın az, Allahın rahmeti ddaime eksik olsun. Daima cehennemde cayır cayır yanasın, adın hiç bir zaman anılmasın, ruhun karanlıklarda her daima dolu olsun…



 
Yukarı