Bir zamanlar İsrail dünyanın en tehlikeli terörist devleti olarak varlığını sürdüren bir devlet konumundaydı. İzlediği siyaseti eleştiren, onun yanında yer almayan, onunla belli bir çelişki ve çatışma içerisinde olan ülke ve devletlere karşı terör yoluyla diz çöktürme politikasının en kaba halini izlerdi. Arap devletlerine adeta kan kustururdu. Neredeyse her gün kaldırdığı savaş uçaklarıyla bir Arap devletini vurur, uzaktan fırlattığı füzelerle her gün yüzlerce sivil insanın kanına girerdi. Avrupa ülkelerinde Filistin ve Arap devrimcilerine karşı yaptığı suikastlar hala unutulmuş değildir.
Arap ve Avrupa devletlerinin teslim olması ile birlikte İsrail, uluslararası çapta uyguladığı terörist saldırılarını kısman de olsa askıya aldı. Evet, vazgeçmedi, sadece “zamanın ruhu”na uygun bir biçimde askıya almış oldu...
Recep Tayyip Erdoğan’lı Türk devleti “eski İsrail” devletinin yerini almıştır. Avrupa devletlerine, siyasetini eleştiren uluslara, diktatör eleştirisini yapan politikacılara, kısacası AKP ve Erdoğan’ı tavsip etmeyen herkese adeta düşman hale gelmiştir.
En önemlisi de bu düşmanlığını terör estirerek, bomba patlatarak, suikast yaptırarak gösteriyor. Şu an Türk devletinin terörist bir devlet konumunda olduğu artık kesin ve tartışılmaz bir gerçeklik haline gelmiştir.
İçerisine girmiş olduğu askeri, politik ve ekonomik bunalımdan çıkış yolunu kaos-savaş ve uluslararası krizi derinleştirerek atlatmaya çalışan Erdoğan, ülkesinde yaşatmış olduğu iç savaşı Avrupa’ya taşırarak suç ortağı yaratmaya çalışıyor.
Erdoğan hep böyle yapmıştır. Ülkesinde yaratmış olduğu terörü başka ülkelere bulaştımak, o ülkleri ortak yapmak ve kendi doğrularını dikte ettirmek istemiştir. Hatta Avrupa ülklerini kendi kirli politikasına ortak etmek için bizzat katliamlar yaparak hem mağdur rolüne girmiştir hem de bu devletleri yardımına çağırarak, PKK’ye karşı tutum alma çabasına girmiştir.
Bugün Ortadoğu kan gölüne dönmüştür. Mezhep, inanç ve kimlik savaşı nedeniyle büyük bir kırım ve boğazlama yaşanıyor.
Peki, bu boğazlanma ve mezbahaya dönüşen Ortaduğu savaşında kimler sorumlu? Elbette ki bu savaşta uluslararası güçlerin rolü büyüktür, ama IŞİD’le başlayan sürecin orta yerinde yer alan hiç kuşkusuz ki Türkiye ve Erdoğan kişiliğidir.
Ortadoğu’da yaratmak istediği Sunni islam sistemi ve bu eksende oluşturmak istediği bazı küçük devletlerle faşist bir Türkiye yaratmak isteyen Erdoğan, yaşanan savaşın esas sorumlulardan birisidir.
Kürt sorununu askeri yöntemlerle çözme konseptine dayanan ‘çökertme’ politikası, sonuçta IŞİD’i doğurmuştur. Bu vesileyle Erdoğan IŞİD’in örgütlendirilmesinde, beslenmesinde, mevzilenme ve silahlandırılmasında bizzat rol oynamış, bu konuda birinci derecede sorumlu olmuştur. IŞİD’in büyümesi ve PKK’ye karşı savaştırılması, daha sonra da Rojava’ya karşı keskin bir soykırım kılıcı haline getirlmesi için ne gerekiyorsa onu yapmıştır. Türkiye’nin elinde bulunan imkânları adeta IŞİD’in eline vermiştir. Tırlarla gönderilen silahlar bu doğrunun en somut ifadesi olarak ortaya çıkmıştır.
Erdoğan oluşturduğu, besleyip büyüttüğü IŞİD’i şimdi de Avrupa’ya karşı kullanmaktadır. Aslında Erdoğan çok açık ve net bir biçimde IŞİD’le Avrupa’yı vuruyor. “Siz PKK’yi destekler, Kürtlere imkân verir, çadır açtırıp bayraklarına izin verirseniz, işte böyle olur” diyebilecek kadar ileri giden Erdoğan, zaten açıkça söylüyor. Brüksel’deki patlamalardan üç gün önce ne demişti: “Avrupa'nın merkezinde bombalar patladığında o zaman onlar görecekler” demiş ve gerçekten de AB’nin tam merkezinde bombaları patlatmıştır. “Ya Kürtleri barındırmayacaksınız ya da IŞİD’in bombalarına katlanacaksınız” demek isteyen Erdoğan'ın Fransa’daki katliamlardan da birinci derecede sorumlu olduğunu söylemeye bile gerek yoktur. Türkiye’de Avrupalı ve İsrail turistlerine karşı yapılan katliamın da sorumlusu Türkiye ve Erdoğan olduğunu vurgulama gereği vardır.
Bu durumda ortaya çıkan şudur: Türkiye, terörist bir devlet konumundadır. Erdoğan ise bu terörist devletin başıdır. Daha da önemlisi sadece Kürtlere, Türkiye ve Anadolu halklarına karşı değil, politikasını benimsemeyen ve şantaj amaçlı olarak Avrupalı sivil insanlara karşı da uygulanan bir terör gerçekliği vardır. Demek ki Erdoğan sadece Türkiye ve Kürt halkına karşı değil, aynı zamanda dünya insanlığına karşı da suç işleyen terörist bir Cumhurbaşkanı’dır. Cîzir’de, Silopiya’da, Sûr’da, Gewer’de ve Kürdistan’ın diğer bölgelerinde insanları cayır cayır yakan Erdoğan, Fransa’da, Amed’de, İstanbul’da ve en son olarak da Brüksel’de IŞİD eliyle patlattığı bombalardan birinci derecede sorumludur. Bu nedenle Erdoğan katildir, soykırımcıdır, IŞİD’cidir, katliamcı ve SUÇLU’dur.
Avrupalılar Erdoğan’ın bu suçlu konumunu görerek mi hareket edecekler, yoksa bir kez daha dar-ulus ve devletsel çıkarlar temelinde kendi saraylarında baş konuk olarak ağırlayacaklar bekleyip görelim...






 
Yukarı